23 Kasım 2008 Pazar

SEÇMECE RESİMLER

Bazen bizi saklayan pencerelerden sınıfı seyrediyorum.Maalesef bizim kamera sistemimiz yok. Normalde sesi çok geçiren bir yapısı yok pencerelerin ama Eylül Ilgın'ın sesi rahat rahat duyuyorum:)



O kadar güzel oynuyorlar ki aralarına katılmak istiyorum.



Ayna karşısında süslenişlerini,o toka takan ellerini ,gülümseyen dudaklarını tekrar tekrar seyretmek geliyor içimden.







Okul çıkışı beklenen dolmuşlar bile ayrı bir zevk veriyor bana.











Her resmine kondurduğun çiçeklere,hikayesini anlattığın her bir çizgiye bayılıyorum.










Gülen yüzleriniz hiç solmasın.





Ayşegül ablamızada yaptığı tüm yardımlar ve sürekli gülen yüzü için teşekkür edelim:)













Ödevlerini yapışındaki sorumluluk duyguna,el becerine ve merakına her seferinde hayran kalıyorum prensesim.




Evet,çok güzel oldu bebeğim:)

12 Kasım 2008 Çarşamba

10 KASIM TÖRENİ

Bir hafta önceden getirdin şiiri.Çok sevinçliydin çünkü sizin sınıftan şiir okuyacak iki kişiden biri sendin.
Sen ilk geceden ezberlemiştin kısa şiirini ama yinede her akşam defalarca tekrar ettin bize.
Bizide sardı günler öncesinden ilk şiirin ve törenin heyecanı:)

Törene biz gelemediğimiz için fotoğraf makinesini ablalarımızdan birine teslim ettik.İlk töreninden bir hatıra kalsın istedik.

Her yıl 10 Kasım gelince,
Saat dokuzu beş geçince,
İçimi hüzün kaplar.
Gözlerim yaşla dolar.


Biliyorum çok kısa bir şiir ama bizim için binlerce kıtaya bedeldi.Öğretmeninden duyduğumuz övgü dolu sözler de cabası:)


Tören sonu yorgunluğunu sınıfta dinlenerek çıkarmışsınız.


Yanındaki kırmızı tişörtlü arkadaşın Fatih'te en az senin kadar güzel okumuş şiirin 2. kıtasını...



Öğretmenimiz Arzu Hanım'la da bir hatıra fotoğrafı çektirdiğin iyi olmuş.

Yorgunluğunuza değmiştir umarım...

6 Kasım 2008 Perşembe

OKUL DÖNÜŞÜ...

Okulda taç yapmışlar kendilerine.Bizim Kokoş Hanım diretmiş benim çiçeğim kıyafetimin renginde olacak diye:)Öğretmenimiz renk/uyum algısının çok yüksek olduğunu söyledi.
İnsan kendi çoçuğunu az çok tanıyor ama öğretmeni söyleyince nedense ayrı bir gururlanıyor.


Panduflarını sandalyeye oturmadan çıkartmıyor nedense küçük kuzu.İlla sandalye olacak eğer tüm sandalyeler kapılmışsa biri boşalana kadar beklenilecek.Benim giydirmeme zaten izin yok,büyüdüğü için bu kadar basit bir işi kendi yapabilirmiş.


Haklı,yapıyorda zaten:)


Mevsim ,şartlar ne olursa olsun bir yerlerde muhakak bir üfleme çiçeği buluyor.Algıda seçicilik bu olsa gerek.



Son ayların favori sokak oyunu timsah kimi yiyecek.Nerede karelere bölünmüş bir yol bulsa renklerine göre ayırıyor,yarısında timsah oluyor,kim o timsahlı karelere basarsa
aç timsahlara yem oluyor.


"Evet anne,o grilere basma sakın,(burası kısık sesle söyleniyor) onlarda timsah var."

Hem yarışacağız zıplayarak,hem de timsahlara yakalanmayacağız.Zor iş anne olmak ,zor...


Bunu kanıt diye çektim,çünkü her seferinde arkasına dönmek için ileri gidiyor ve "Bak, basmamışım işte " diyor.Bu sefer yakalandınız küçük hanım.

Oyun bitince


Hoplaya


Zıplaya evin yolunu tutuyor.