17 Ağustos 2008 Pazar

DENİZ GÜNLERİ


İstanbul dönüşünde küçük erkek kardeşim Onurcan'ı da getirmiştim Ordu'ya.Bakmayın küçük dediğime henüz 13 yaşında ama boypos yakışıklı bir delikanlı kıvamında:)Hem küçük dayı için okul öncesi son bir tatil olur hemde Eylül Ilgın sevinir demiştim.Planlardan 2.'nin ağırlık kazandığını söylememin hiç gereği yok sanırım.


Eylül Ilgın'ın utangaç dayısı budur:)"Çekme abla ya!!!" çığlıklarının arasında zorla yakaladığım pozlardan bir tanesi...

Bu da bildiğiniz üzere benim biricik kızım.Dayısı çekme diye bir yandan bağırdıkça o"Beni çeksene"diye diğer taraftan eşlik ediyordu.

Bu fotoğraf ayak fetişisti olduğumdan değil,Eylül Ilgın "Ayaklarım ne kadar güzel görünüyor dimi anne?" diye sorduğundan çekilmiştir.Malum amacımız güzellikleri çekmek:)



Havanın bulutlu olduğu zamanlarda, dalgalarla biriken kumun oluşturduğu doğal barikatın üstünde yürümek çok zevkli oluyordu.Benim güzel kızımda en çok"Martıları sevicem." deyip onlara doğru koşarken,sırayla havalanmalarından hoşlanıyordu.



Bu kuma gömülme hadisesi nerden çıktı bilmiyorum ama son zamanlarımızda en çok eğlendiğimiz oyunlardan biri oldu.İkna edebildiği herkesi (beni sadece ayaklarım için ikna edebildi:),ikna edecek kimse bulamadıysa kendini bol bol kumlara sakladı.

Bu arada benim güzelim gözlüğümün o kumların arasına nasıl girdiğinden kimsnein haberi yoktu.

Kendisine yardım edenlerle yetinmedi;son düzeltmeleri kendisi yaptı:)

Büyüklerin kimilerini internet cafeye,kimilerini eve gönderdikten sonrada kimseyle palaşmayı sevmediği Doritos'unun keyfini çıkardı.

Gölgelerde kendi kendine oynayıp,bana bol bol fındıklı çorba yaptı ve bu çorbayı en güzel kendinin yaptığını söyledi.Bol miktarda ince kum,biraz deniz suyu ve minik taşlardan oluşan bu çorbayı gerçekten Eylül Ilgın'dan daha güzel yapanına rastlamadım:)

Arada anneyi uyuttum sanıp tarzanlık çalışmalarınada çıktı ama sonunda poposunu ağaca o kadar fena sürttü ki uzun bir süre ağaca kötü kötü bakıp,ağaçlar tırmanmanın acılı birşey olduğundan bahsetti herkese.

Bu kadar hengamenin ve uğraşın arasında kendine küçük kardeşlerde bulmayı ihmal etmedi. Kampın kızımdan sonra en küçüğü olan Zümra'da zaten bizim aileye katılmaya çoktan razıydı.Geceleri yorgunluktan erkenden uyuyan Eylül Ilgın'ı "Elü Igı" diyerek arayan Zümra'yı kollarımda uyutmak ise genelde bana kaldı.

3 yorum:

ruhdagı dedi ki...

Ayak fotosuna çok güldüm çünkü ben her fırsatta kendi ayaklarının fotoğrafını çeken ayaklarına aşık biriyim de Eylül'de bu yolda gibi :)
Dayıda yakışıklıymış gerçekten ve Eylül'ün bikinisini çok kıskandım :)

Öperim Eylül'ün güneşten pembeleşen yanaklarını çok çok selam.

Tabiat Ana dedi ki...

bu sene Doğa ve Eylül aynı bikiniyi giymişler:) .Çok güzelsin Eylülcüm(maşallah)
sevgiler...

SERAP dedi ki...

Ruhdağı ve Tabiat Ana;
İkinize de çok teşekkür ederim.Eylül Ilgın seçti bikiniyi,kesinlikle benden daha zevkli bir kızım olacak:)
Bizde sizleri öpüyoruz...