Yol boyunca bazen eski tünelleri seyretmek,
bazen kocaman kayalara hayretle bakmak,
bazende dizdize martıları seyretmek için
kısacık molalar verdik.Fatsa-Ordu arasındaki yeni tüneller yapıldıktan sonra herkesin burun kıvırdığı Bolaman-Perşembe yolunun yeşiline ve güzelliklerine doyduk.Küçük kilisenin üzerinde bulunduğu ufak yarımadanın baharda piknik yapmak için ne kadar güzel olacağını düşündük.
Yüzyıllar öncesinin havasını solumak Eylül Ilgın'a çok ilginç geldi.
Kilisenin içine girmek için yapılan girişimler boşa çıktı ;kilitli kapıyı açma hayalleri başka zamana kaldı.
Çevresinde yapılan keşiflerdende umulan verim elde edilemeyince:)
tüm dikkatler kilisenin yanındaki yeşillikte otlayan Sarıkıza yöneltildi:)
Yarımadanın ucundaki deniz fenerinin ne işe yaradığını merak eden Eylül Ilgın'a kısa bir hikayeyle ne işe yaradığını anlattıktan sonra hep beraber deniz kenarına indik.Suyun bir karıştan fazla olmadığı,kayalarla denizin içiçe girdiği yerlerde dolaştık .
Senenin ilk uğurböceğini bulduk.
Serin serin esmeye başlayan rüzgarla birlikte Yason Burnu'na veda ettik.
Karnımızın çok acıktığını farkedip yolumuzun üzerindeki Yalıköy 'de teneke köftesi yedik.Birazda Fatsa'da park turu yaptıktan sonra Türkiye'nin en uzun tünelinin bulunduğu otoyoldan geri döndük.
Biz yakınımızda bulunan güzellikleri es geçmemeye ,onların kıymetini bilmeye karar verdik.Eğer sizinde böyle düşündüğünüz yerler varsa vaktinizden ufak bir bölümünü ona hediye edin,o size karşılığını huzur ve mutluluk olarak geri versin.:)
1 yorum:
gerçekten karadeniz bambaşka...
geçmiş olsun eylülcüğüme...
Yorum Gönder