5 Mayıs 2008 Pazartesi

SEBZELİ PAZAR

Eylül Ilgın perşembe gününden babaannesine gitmişti.Dünden onu almaya gittik.Bugünde yaylaya çıkma planlarımız vardı ama yağmur yağma ihtimali göze alarak vazgeçtik.Boş duracakta değiliz ya bizde köye çıkalım dedik.

Komşunun buzağısı bizim fındık bahçesine kaçmış,Eylül Ilgın da hazır bulmuş buzağıyı bir sevsem derdinde.
Bu kelebeğin peşinden az koşmadım bugün."Anne nolur gel seyredelim şunu."Tam yaklaşıyoruz kelebek tekrar uçup 1 metre ileriye konuyor,biz tekrar usul usul peşinden.Mübarek hayvan uçup gitse hem o kurtulacak ,hem ben.En sonunda yavaşça yaklaşıp çektim fotosunu,benim uyduruk makineylede bu kadar hoş çıkması hoşuma gitti.

Daha fotosunu çekmediğimiz bilumum köpek,kedi,kuş ve tavuk sevildikten sonra indik şenliğe. Şenlik buralarda sebze bahçesine verilen isim.Karalahanalar ,taze soğanlar,maydonazlar dolmuş taşmış bahçede.Eylül Ilgın tattamda(sırtımda yani),ilerliyoruz bahçede.Önümüze bezelyeler çıkıyor.Biz sultani bezelye diye biliriz ama karadenizde sadece bezelye diyorlar,henüz içi olmamış bezelye aslında.Bunun bir turşusunu,bir kızartmasını yapıyorlar, tadını sormayın gitsin.
Gerçi Eylül Ilgın ağzına bile sürmüyor ama toplamaya çok meraklı."Ne güzeller değil mi anne" diyor "Azcıkta yesen kızım" diye karşılık veriyorum "Senin için topluyorum annecim"cevabı yetiştiriyor.
Azcıkta üst bahçeye geçip tazecik bakla topluyoruz kızımla.Ben bayılırım baklaya,rahmetli anneannem ne güzelde yapardı sarımsaklı yoğurtla yerdim doya doya. Buradan topladığımız sebzelerin tadına doyum olmuyor.Bildiğiniz organik tarım işte.Diktikten sonra büyük anneannenin (kayınvalidemin annesi yani) ineklerinin oluşturduğu gübreden ve Allah vergisi sudan başka birşey karışmıyor topraklarına.


Eylül Ilgın kıvırcıkların karıncasız olanını ararken

gözüme ilişiyor bu minnacık fındık dalı.Bir kere daha şükrediyorum Allah'a bu güzellikleri görebildiğimiz için.

Bunların böyle ot bile olamamış hallerine bakmayın siz.1-2 haftaya kalmaz yemşeyil roka olacak onlar.Balık memleketi olan karadenizliler balığın yanına en çok yakışan şeyi yani rokayı bilmediklerinden(bilenlerde ufacık demeti 3 ytl ye satmaya çalıştıklarından) kendimiz yetiştirelim dedik,iyide ettik.

Bu boynu bükük şeyler ise 1 ay sonra kıpkırmızı domates olacaklar bizde organik organik yiyeceğiz.

Şu yukarıda gördüğünüz çiçekvari şeylerin adıda "Sakarca".Fındık bahçelerinin içinde kendiliğindne yetişen bu bitkinin de kızartması yapılıyor.

Toprağın altındaki kök bölümü zedelenmeden keserle topraktan çıkartılıyor ve çiçekleri kopartılıp kısa bir kaç işlemden sonra hooop sofraya konuyor.Aklıma gelmişken anlatayım dedim


Eylül Ilgın'ın bahçe turu,Ferdi'nin açık havada gazete okuma sefası tamamlanınca Ordu'ya geri döndük.Akşam maç olduğu için Ferdi dışarıdaydı, sümüklüböcek moduna geçen Eylül Ilgın ise sıcak bir duş alıp biraz çilgi film seyrettikten sonra yorgunluktan uyuya kaldı.

4 yorum:

Tabiat Ana dedi ki...

valla imrenmemek mümkün değil.Doğayla birlikte heryer yemyeşil.Ne kadar şanslısınız.:)

erfe dedi ki...

içim açıldı valla. Eylül hanıma selamlar tatlı yanaklarına öpücükler. Eylül Ilgın'ın yerinde olmayı isterdim valla. Bir kelebeğin peşinden pervasızca koşmayalı ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum bile.

Unknown dedi ki...

Güzel yermiş valla.
Sakarca denen bitki ilgimi çekti, kızartılıyor demek o şey.
-
İyi Haftalar :)

SERAP dedi ki...

Tabiat Ana;
Bizde burda yaşayanlara imrenerek hayatımızın akışını değiştirdik,belki siz de denersiniz?
Erfe;
Belki Eylül Ilgın'da büyüyünce bulamaz o kelebekleri.O yüzden şimdiden yaşama dair herşeyin peşinden koşuyoruz kızımla.Darısı senin başına:)
Vişne ağacı;
Hoşgeldin.Burada bu şekilde
yenebilen o kadar çok bitki var ki.

Hepinize iyi haftalar:)